Hürriyet gazetesi Ankara koordinatörü Murat Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri derneği tarafından bu yıl 6. sı düzenlenen “Medya Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” kapsamında Van ilimizde yaptığımız etkinlikleri ve Van’ın tarihi ve kültürel değerlerini ele alan bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
Van’a daha önce gitmişliğim var… Bu kez de Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’nin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkısı ile düzenlediği “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” projesi kapsamında bir grup meslektaşımla beraber gittim.
Proje sayesinde 600 gazeteci, Türkiye’nin 50 ilini gezdi ve haberleriyle tanıttı. Bu son gezi ile il sayısı da haber sayısı da arttı.
Van etabında geziye en büyük desteği Van Valisi Ozan Balcı vermiş. Hatırlıyorum Balcı’nın makama oturmasının ardından ilk icraatı valilik binası önündeki demir bariyerleri kaldırmasıydı. Vatandaşla arasında duvar olmayan bir vali. Van’da konuştuğum herkes de kendisinden memnun.
*
Gezi boyunca bize Vali Yardımcısı İbrahim Gültekin eşlik etti. Kente ve kent tarihine hakimiyetine hayran kaldım. Van Kültür ve Turizm Müdürü Abdurrahman Şahin, Van Büyükşehir Belediyesi Turizm Şube Müdürü Selim Kanal, Van Müzesi’nden rehber ve arkeolog
Fatih Arap da çok güzel bir ev sahipliği yaptı. Van için çırpınan bir ekiple beraberdik.
Van’da Edremit Evliya Çelebi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin görev aldığı Uygulama Oteli’nde konakladık. Gezinin ilk etabına da burada güzel bir Van kahvaltısı yaparak başladık. Otelden de kahvaltıdan da çok memnun kaldık. Klasik Uygulama Oteli’nden çok farklıydı.
İlk olarak Eski Van şehrine bir çıkarma yaptık. Horhor Medresesi ve Camii, Van Kalesi, Hüsrev Paşa Camii ve Külliyesi ve tekrar ayağa kaldırılan tarihi yapıları gezdik.
*
Masmavi rengiyle şehrin nazar boncuğu olan Van Gölü’ne de sahilden bir selam verdik.
Sonraki durağımız Gevaş oldu. Selçuklu Mezarlığı’nı ve Halime Hatun Türbesi’ni ziyaret ettik. Gevaş’tan bindiğimiz tekne ile Akdamar Adası’na çıktık. Anıt müze olan tarihi kiliseyi gezerek tarihin derinliklerine indik. Kabartma taşlar ve tarihi olayların tasvirini anlatan detayları merakla inceledik ve dinledik.
Van caddelerindeki akşam hareketliliğini de gördük. Van Bedesten Çarşısı’nda keyifli bir akşam gezisi de yaptık.
*
İkinci gün heyet, Van Kedi Evi, Seyir Terası, Geleneksel Van Evi gibi noktaları gezdi. Biz erken ayrılmak durumunda olduğumuz için ikinci gün geziye eşlik edemedik.
*
Van, bir yandan bölgenin yıldızı olarak parlarken diğer yandan da tarihi ve kültürel mirasıyla da ayağa kalkıyor. Van artık eski Van değil. Gidip, gezilip, görülmesi gereken bir kent. “Terörsüz Türkiye” süreciyle daha da iyi bir noktaya gideceği belli. İmkânınız olursa mutlaka Van’a gelin. Eee boşuna dememişler; “Dünyada Van, ahirette iman…”
VAN’IN LEZZETLİ MUTFAĞI
VAN’a ait yöresel yemekleri Şehr-i Van Sofrası’nda tattık. İşletmecisi şef Hamza Kurt, sağ olsun yakından ilgilendi. Tescilli lezzet keledoşdan Norduz çorbasına, heliseden Van tavasına, çoğunluğu etli olan lezzetlere doyamadık. Norduz; Van bölgesinde yetişen bir koyun türü. Normal koyunlar 12 kaburgalı olurken Norduz koyunu 13 kaburgalı. Eti lezzetli, sütü verimli olan bu koyun ve kuzulardan yapılan yemekler ayrı bir güzel. Hamza Şef de Norduzlu. Kendi bölgesinden gelen özel ete sevgisini de katınca ayrı bir lezzet çıkıyor. Tatlı finali de “Hejir tatlısı” ile yaptık. Biz çok beğendik siz de giderseniz mutlaka uğrayın çok beğeneceksiniz. Çıkışta da hem özel Van Gölü canavarı heykeli hem de “Van Xoştur Lo” yazılı köşede fotoğraf çektirmeyi unutmayın…
VAN Bedesten Çarşısı’ndaki dükkânlarda geleneksel el sanatlarını yaşatan ustalar var. Kimi ceviz ağacından ahşap ürünler yapıyor kimi Van’ın meşhur “reşik” ayakkabılarını üreterek dünyaya satıyor. Her birinde el emeği var. Bir dükkân dikkatimi çekti ki diğerlerinden biraz daha farklıydı. El emeği özel kilimlere modern bir dokunuş vardı. Hemen içeri girip selam verdik. Bizi karşılayan hanımefendi, “Rumii” isimli bir sosyal girişim olduklarını anlattı. Van ve Hakkari yöresine ait motifleri geleneksel Van kilimlerine işlediklerini, farklı ürünler ortaya çıkardıklarını söyledi. “Zamana dokunan gelenek” sloganlı Rumii’yi Rümeysa Ruken Polat kurmuş. Şu anda 19 kadının evinde kilim tezgâhı varmış. Bu kadınlar arasında dezavantajlı durumda olanlar da varmış. Anlayacağınız dokunan her kilim aynı zamanda hayatlara da dokunuyor. Hikâyeleri yurt dışına da yayılmış. Kadınların ödüllü girişimi yerel kalkınmaya güzel bir örnek olmuş. Helal olsun bu kadınlara…